Teknoloji ve Dijital Dünya, Tüm Yazılar

Pokemon GO mu dediniz?

Artık hepimiz duyduk. Pokemon GO isminde yeni bir oyun dünyayı kasıp kavuruyor. Henüz Türkiye’de resmi olarak yayınlanmamış olmasına rağmen insanlar sokaklarda bu oyunu oynayarak gezmeye başladılar bile. 13 Temmuz’da Pokemon Go Turkey Meetup grubu açıldı. Neler oluyor?

Pokemon GO nedir?

Pokemon GO, Android ve iPhone için, Niantic ve Pokemon şirketleri tarafından geliştirilmiş bir oyun. Oyunun geliştirilmesine Nintendo’nun da katkısı olmuş. Pokemon oyunları bir süreden beri piyasada olmasına (ve epeyce rağbet görmesine) rağmen Pokemon GO, zenginleştirilmiş gerçekliği (augmented reality) kullanarak diğerlerinden farklılaşıyor. Zenginleştirilmiş gerçeklik, çevrenize telefonunuzun ekranından bakarken, fiziki dünyanın üzerine sanal öğelerin eklenmesi demek. Pokemon GO’da bu, telefonunuzun ekranında baktığınızda kaldırımda bir yaratık görmek anlamına geliyor. Elinizde telefonla yürüyerek karşınıza çıkan Pokemon’ları topluyor, bunları geliştiriyor ve başkalarının Pokemonlarıyla dövüştürüyorsunuz. İşin özünde olan biten bu.

Pokemon GO neden bu kadar popüler oldu?

Peki bütün dünya neden çıldırmış gibi bu oyunu oynuyor, bu oyundan bahsediyor?

Temel oyun prensipleri

Oyun istatistikleri hizmeti veren Quantic Foundry’ye göre, insanların oyun oynamasının temelinde altı tane sebep var: aksiyon, sosyalleşme, ustalık, deneyimin içinde kendini unutma, yaratıcılık ve başarı/ilerleme. Pokemon GO bunlardan, başarı/ilerleme başta olmak üzere birkaç tanesini karşılıyor. Dahası, her Gym ve Pokemon’un yanından geçtiğinizde telefonun titreşimle size mesaj vermesi -yani ödüllendirmesi- bir şartlanma oluşturuyor. En azından psikolog ve PschologyofGames.com yazarı Jamie Madigan böyle düşünüyor.

Zenginleştirilmiş gerçeklik (augmented reality)

İkincisi, Pokemon GO zenginleştirilmiş gerçekliği daha önce örneği olmayan bir başarıyla kullanıyor. Oyunu oynarken bir yandan da yürüdüğünüz için gerçek dünya ve sanal dünya arasında gidip geliyorsunuz. Bir süre sonra iki dünya kafanızın içinde birbirine geçmeye, sanal ile fiziksel arasındaki duvar incelmeye başlıyor. İşte size en alasından bir zenginleştirilmiş gerçeklik.

Pokemon GO zenginleştirilmiş gerçeklik kullanıyor. Yani fiziki dünya üzerine sanal dünyayı ekliyor.
Pokemon GO zenginleştirilmiş gerçeklik kullanıyor. Yani fiziki dünya üzerine sanal dünyayı ekliyor.

Gerçek hareket

Oyunun temel işleyişi gerçek dünyada hareket etme üzerine kurulu olduğu için, Pokemon GO sizi harekete teşvik ediyor. Bu, belki de oyunun en övgüye değer özelliği. Fiziksel faaliyetle o kadar iç içe ki, Wired’in Pokemon GO techizatı listesindeki 13 maddeden yedek batarya hariç hepsi fiziki ihtaçlara/amaçlara yönelik. [Merak edenler için liste: yedek batarya, spor ayakkabı, güneş gözlüğü, su matarası, çanta, hoverboard, güneş yağı, foam roller (masaj aparatı), biber gazı, içki matarası, vaporizer, abur cubur ve prezervatif]. Yaz güneşi altında saatlerce dolanıp da akşam eve pancar gibi dönen bazı oyuncular, Pokemon GO tavsiyesi verirken yanınıza güneş yağı almayı özellikle vurguluyorlar.

Sosyalleşme

Oyunun bir de sosyal yönü var. Her ne kadar oyun içinde paylaşma düğmeleri gibi sosyal medya öğeleri yoksa da, yolda giderken bir elinde telefon, bir elinde yedek batarya, kulağında kulaklıkla yürüyen tipleri gördüğünüzde aynı saçma işi yapıyor olma duygusunu paylaşıyorsunuz. Daha şimdiden Pokemon GO sayesinde sosyal anksiyete problemi hafifleyenlerin, birbiriyle gruplar halinde tanışıp kaynaşan insanların ve hatta cinsel deneyimler yaşayanların hikayeleri internette gezmeye başladı.

Yenilik, trend

Dijital iletişim çağında, belli bir popülerlik seviyesini aşan her şey bir anda salgın haline geliyor. Pokemon GO da kimi oyun yorumcularından uygulama ve oynanabilirlik bakımından kötü yorumlar almış olmasına rağmen, bir hafta içinde Amerika’da 7.5 milyon kere indirildi. Tüm bu patırtının sebebini merak edip bir o kadar insan daha indirse, zaten pek çok rekoru kırmış olacak. Oyunun günlük getirisinin 1.6 milyon dolar civarında olduğu söyleniyor.

Ben de varım

Bundan bahsedildiğine rastlamadım ama bence, büyük bir şeyin parçası olma duygusu da önem taşıyor. Modern yaşayışın monotonluğu içinde hayatlarımız önemsiz gibi görünüyor. Koyunlar gibi işe gidiyor, penguenler gibi tatile çıkıyoruz. Zihinlerimiz, hayatımızın bir anlamı olduğuna dair ipuçlarını aramaktan yorgun. Yediğimiz yemeğin, gittiğimiz mekanın, yeni saç modelimizin fotoğraflarını bütün dünyanın görebileceği yerlere koyarak, varlığımızın bir sebebi olduğuna dair geri bildirim toplamaya çalışıyoruz. Çoğumuz istediği kadar ‘beğeni’ toplayamıyor.

Pokemon GO oynarken, tüm dünyanın ilgisini üzerine toplamış bir hayal dünyasının parçası oluyoruz. Pokemon GO bizim sınırlı dünyamızdan çok büyük. Yine de varlığımızın o dünyada bir şeyleri değiştirdiğini hissedebiliyoruz. Taksim Anıtı’ndaki Gym’e gidip kafa tutuyoruz; belki oraya kendi Pokemon’larımızı koyuyoruz. O zaman o Gym’i ziyaret edenler, bekçilik yapan Pokemon’umuzla beraber, takma adımızı ve gururlu avatarımızı da görüyorlar. Bu hemen hemen, Taksim anıtının üzerine adımızla beraber en iyi fotoğrafımızı koymak kadar havalı bir şey. Şimdi bu oyun oynanmaz mı?

Pokemon GO Taksim Anıtı Gym'in bekçilerinden biri.
Pokemon GO Taksim Anıtı Gym’in bekçilerinden biri. Pokemon’unun CP’si 1525. Bu adam Pokemon’unu neyle besliyor?

İşin sonu neye varır?

Günümüzde sanal dünya fiziksel dünya ile kaynaşma/karışma sürecinde. Kısa mesaj yazarken havuza düşmeye başlamamız bu sürecin ilk işaretleriydi. Öte yandan bugün bir operatör doktor, yüzlerce kilometre ötedeki hastayı ameliyat edebiliyor. Giyilebilir teknolojilerin de katkısıyla, sanal dünyanın fiziksel gerçekliğimizin bir parçası olması artık an meselesi.

Pokemon GO zenginleştirilmiş gerçekliği kullanan ilk oyun değil. Ancak işin hangi aşamaya geldiğini göstermesi bakımından muhtemelen bir dönüm noktası. Hem araba kullanıp hem oyun oynayarak ağaç yakalamak, artık “olağan” sayılır.

İnsanlar oyundaki rollerini oldukça ciddiye alıyorlar. O kadar ki, Amerikalı bir genç saati 20 dolara sizin yerinize Pokemon GO oynamayı ve oyundaki tecrübesini sizin karakterinize aktarmayı teklif ediyor (Bu teklif bir gün sonra sahibi tarafından yayından kaldırıldı. Kim bilir neden). Toronto’daki bir fırının sahibi ise, tuttuğu takıma yarı fiyatına sattığı ürünü, rakip takıma iki katı fiyatla satıyor (satmaya çalışıyor diyelim). Belki de en garip örnek: cephede, makineli tüfeğin başındaki bir asker bir yandan da Pokemon avlamayı sürdürüyor.

Toronto'da bir fırının sahibi, üyesi olduğu takıma yarı fiyatına sattığı ürünleri, rakip takıma iki katı fiyata satmaya çalışıyor.
Toronto’da bir fırının sahibi, üyesi olduğu takıma yarı fiyatına sattığı ürünleri, rakip takıma iki katı fiyata satmaya çalışıyor.

 

Louis Park cephede, makineli tüfeğin başında Pokemon GO oynuyor.
Louis Park cephede, makineli tüfeğin başında Pokemon GO oynuyor.

Oyun, kimilerinin ticari hayatına olumlu katkılar yapmaya başlamış bile. Daytona Beach’teki bir kahve dükkanının işletmecisi, durup dururken artan müşteri sayısını, dükkanın içine denk gelen bir Gym’e borçlu olduğunu fark eder etmez pazarlama kampanyasına bunu da eklemiş. Benzer şekilde Cristal Bridges müzesi de, yerleşkesinde bir Gym ve birkaç tane PokeStop olduğunu anladığında, sosyal medyada bunu sesi yettiğince duyurmuş ve hafta sonunda fazladan 2000 kişiyi kendisine çekmeyi başarmış.

Supreme Beans dükkanın içine denk gelen bir Pokemon GO Gym’i pazarlama kampanyasına eklemiş.
Supreme Beans, dükkanın içine denk gelen bir Pokemon GO Gym’i pazarlama kampanyasına eklemiş.

Zenginleştirilmiş gerçekliği, tanıtım ve reklam açısından çok parlak bir geleceğin beklediği ortada. Fakat gelirini artırmaya çalışan herkes bu denli etik davranmayabiliyor. Amerikalı dört gencin, Pokemon GO dünyasındaki bir PokeStop’a “yem” koyarak oraya çektikleri insanları silah zoruyla soyması bunun bir örneği. Oyundaki Gym noktalarına çok sayıda insanın toplandığı da göz önüne alındığında, durum endişe verici bir hale geliyor.

Pokemon oyuncularını silah zoruyla soyan gençler. Soldan sağa: Shane M. Backer, Brett W. Miller, and Jamine J. Warner
Pokemon oyuncularını silah zoruyla soyan gençler. Soldan sağa: Shane M. Backer, Brett W. Miller, and Jamine J. Warner

Kimileri ise insanların kendi mekanına gelmesinden şikayetçi. Mesela Boon Sheridan, seneler önce ev olarak kullanılmaya başlanan eski bir kilisede yaşıyor. Son günlerde, içinde bir Gym olduğu için, onlarca insanın evinin etrafında toplanıyor olmasından son derece rahatsız.

Boon Sheridan evindeki Pokemon Go Gym'in oraya çektiği onlarca insandan rahatsız.
Boon Sheridan evindeki Pokemon Go Gym’in oraya çektiği onlarca insandan rahatsız.

 

Amerika’nın kimi eyaletlerinde mülküne izinsiz girilen kişinin mülke gireni öldürme hakkı var. Bu yüzden özel mülklerde ortaya çıkan oyun öğelerinin yanında, 9/11 anıtı, mezarlıklar, kiliseler gibi yerlerde ortaya çıkanlar uygunsuz, ama nispeten önemsiz kalıyor.

Pokemon GO ve gizlilik

Bir diğer konu ise oyuncuların gizliliği. Oyunun ilk versiyonları oyuncuların Google hesaplarına tam erişim istiyordu. Durumun ortaya çıkması ve tepki çekmesi üzerine Niantic bunu kısa sürede düzeltmeye söz verdi. Yayınladığı ilk güncelleme ile dediğini yaptıysa da, ilk başta neden tam erişim istediği akıllarda bir soru olarak kaldı. Nitekim Senator Al Franken resmi bir mektupla, toplanan bilgilerin hangilerinin oyun ve ilgili servisler için gerekli olduğu, bu bilgilerin başka nerelerde kullanılacağı, kimlerle paylaşılacağı, Pokemon GO’nun topladığı bilgilere neden ihtiyaç duyduğunu Niantic’e sordu.

Gizlilikle ilgili bir diğer konu da, Pokemon GO uygulaması açıkken email adresinizle birlikte bütün konum bilgilerinizin Niantic sunucularına gönderiliyor olması. Zaten oyunun ana mekaniği de bu. Ancak Niantic’in bu veriyle ne yapacağı konusunda net bir bilgi yok. Bir önceki oyunları Ingress ile oyunculardan topladıkları veriyi Pokemon GO’nun yapımında kullandıklarını kendileri yöneticileri söylüyor. Burada, dünya üzerindeki 15 milyon farklı noktaya ait veriden bahsediyoruz. Fotoğraflar ve metin açıklamalar….

Sonuç olarak

Pokemon Go’yu yapan firma, Niantic, faaliyetine Google çatısı altında başlamış bir şirket. Google Maps teknolojisine kullanım alanları araştırmak ve geliştirmek için kurulmuş. Google, Niantic’in oyun/eğlence alanındaki başarısının kendisinin yansız kalma politikası sebebiyle sekteye uğradığı düşüncesiyle şirketle olan hukuki bağlarını koparmış. Bu böyleyken, Pokemon GO’ya kayıt olmanın iki yolundan biri Google hesabı kullanmak. Pek çok uygulama gibi Pokemon GO da (Niantic’in bir önceki uygulaması Ingress de) Google Maps API’sini kullanıyor.

Oyunlaştırma (gamification) son zamanların popüler kavramlarından bir tanesi. Oyun felsefesinin, oyun tarzı düşünmenin ve oyun mekaniklerinin oyun-dışı alanlarda, motivasyonu arttırmak ve problem çözmeye teşvik etmek için kullanılması anlamına geliyor. Oyundan farkı, asıl amacın süreç (yani oynama işi) değil sonuç olması.

Tanımadığımız birisi karşımıza dikilip “bana e-posta adresini ve gün içinde hangi saatlerde, nerelere gittiğini ayrıntılarıyla bildir” dese, en iyi ihtimalle güler geçeriz (kötü ihtimal için Türkçe’nin zengin bir birikimi var). Fakat görünen o ki, aynı kişi, “Ben de sana karşılığında heyecan, başarı ve ilerleme hissi vereceğim.” derse o zaman fazla tereddüt etmiyoruz.

Günümüz dikkat ekonomisini özetleyen güzel bir söz var: “Size sunulan şey için para ödemiyorsanız, bilin ki satılmakta olan ürün sizsiniz.” Pokemon GO ücretsiz oynanabilen bir oyun. Günde 1.6 milyon dolar gelir getirdiği tahmin ediliyor. Bu kadar para, “in app purchase” ile kazanılabilir mi?

Etiketler: Oyun

Bunlar da ilginizi çekebilir